Ayna bu hafta Cibuti'nin kırsal bölgelerinden çok ilginç ve çarpıcı görüntülerle ekranlarınıza geliyor.
Ayaklarıyla girdikleri kuyudan içme sularını alıyorlar.
İnişli çıkışlı zorlu bir yolculuktan sonra Adaylu köyüne ulaşıyoruz. Köyün en önemli su kaynağı olan su kuyusu dikkatimizi çekiyor. Evlerinde şebeke suyu olmayan köylüler çok uzaklarda da otursalar bu kuyudan aldıkları sularla ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Kuyunun üzeri kapatılmış ancak suyun pek temiz olduğu söylenemez. Üstelik köylüler bidonlarına su doldurmak için kuyuya ayaklarıyla giriyorlar. İşte bu suyla yemeklerini yapıyorlar, temizliklerini yapıyorlar ve bu suyu içiyorlar. Çaresizlik içindeki Adaylu köyünün tek su kaynağından çok çarpıcı görüntüler Ayna'da....

Bu çocukların oyuncakları su bidonlarının kesilmesiyle yapılan arabalar...
Köy gezimizde oyuncak arabalarıyla oynayan çocukları görüyoruz. ilginç olanı bu oyuncak arabaların küçük su bidonlarından yapılması. Yokluk içindeki bu çocukların eylencesi ise plastik arabalarına bağladıkları ipi çekerek yarışmaları. Tabi oyuncak arabalarının tekerlekleri lastik terliklerden yapılınca o arabalarla da ne kadar gidebilirlerse... Bütün bu olumsuzluklara rağmen yüzlerinden gülümsemelerini eksik etmeyen Cibutili çocuklar bölümümüzde yer alan konulardan.

Cibuti’nin bacası olmayan geleneksel köy evlerini sizler için görüntülüyoruz.
Cibuti'nin geleneksel köy evlerini merak ediyor ve sizler için bir köy evini ziyaret ediyoruz. Aynı avlu içersinde hem yazlık hem de kışlık evleri bulunuyor. Kışlık evlerinin üzeri hasırla kaplı. Evlerin bacası ise hiç yok. Yemeklerini evlerinin içinde yaktıkları ateşte pişiriyorlar. Evin bacası olmadığı için ateşten çıkan duman evin iç kısımlarını simsiyah yapmış. Ancak bu siyah isin evleri için öyle bir faydası var ki! Cevabı Ayna’da…

Keçi derisinden tulum onların su soğutucusu.
Köy gezimizde başka bir avluya geliyoruz. Bir taraftan hasır dokumalar devam ederken diğer taraftan geleneksel yöntemle pirinçler un haline getiriliyor. Bir hayli sıcak olan bu topraklarda soğuk suyu nasıl elde ettiklerini soruyoruz. Aldığımız cevap keçi derisinden tulumla. Evlerinde buzdolabı olmayan köylüler için çözümsüzlük diye bir şey yok. Keçi dersinden tulum suyu soğutma görevi görüyor.

Evlerinde elektriği olmayan köylüler akşam yemeklerini el fenerlerinin ışığıyla yiyorlar.
Adaylu köyünde akşam yemeğine davetliyiz. Sadece bir fenerin ışığı aydınlatıyor ortamı. Ancak biz kameramızın ışığını açınca ortamı net bir şekilde görebiliyoruz. Sofra başında çaydanlığa doldurulan su ve leğenle sırayla eller yıkanıyor. Cibutililer yemek yerken çatal ya da kaşık kullanmıyorlar. Onların geleneksel yemek yeme usulleri elle. Pilav, makarna ya da et hiç değişmiyor. Elleriyle yemeklerini yemeyi sürdürüyorlar.

Cibuti 2. bölümümüzün fragmanını seyretmek için tıklayınız: https://www.youtube.com/watch?v=g2OVo9lRHqo&feature=youtu.be